Akilci-Duygusal Terapi̇ (Albert Ellis)
Bilişsel terapiyi ilk savunanlardan birisi de akılcı duygusal terapiyi geliştiren Albert Ellis’tir. Akılcı-Duygusal terapinin temel hipotezi, bizim hislerimizin başlıca yaşamımızdaki inançlar, değerler, yorumlar ve hareketlerimizden kaynaklandığıdır.
Akılcı-duygusal terapinin dayandığı temel varsayım, insanları doğuştan hem mantıklı hem de mantıksız düşüncelerle dünyaya geldikleridir. Ancak Akılcı-Duygusal terapi (ADT) insanların hem mantıklı hem de mantıksız olmak için doğuştan olduğu kadar sonradan kazanılmış güçlü eğilimleri olduğu görüşündedir. Ellis “doğuştan demekle”,organizmanın belli biçimlerde davranmak için doğal bir eğilim içinde olduğunu ve bu gibi davranışlarını elemede veya hafifletmede zorlandığını ifade etmektedir. Ellis, insanların hepsinde temel mantıksızlıkların bulunabildiğini ve bunun kültür ve eğitim düzeyine bağlı olmadığına inanmaktadır. Ellis’e göre insanlar yanlış akıl yürütme ve akılcı olmayan inançlarından dolayı depresif, kaygılı, sıkıntılı olmakta ve benzeri sorunlar yaşamaktadır.
Not: Akılcı-Duygusal terapiye göre insanlar mantıksızlığa eğilimli olarak dünyaya gelirler, bununla beraber bu eğilimleri çevreleri tarafından beslenir. Akılcı-duygusal terapiye göre insanı mantıksızlığa iten güçlü biyolojik ve toplumsal güçler bulunsa bile insanlar mantıklı olabilme potansiyeli taşırlar.
Akılcı-Duygusal Terapiye göre psikolojik sağlığı bozan başlıca neden, akılcı olmayan düşüncelerdir.
Not: Ellis’e göre davranış bozukluklarının kaynağı çocuklukta öğrenilen bir takım yanlış ve akıldışı inançların yarattığı kaygıdan başka bir şey değildir.
Ellis, psikolojik sağlığı bozan bu akılcı olmayan düşüncelerin temellerini batı toplumu insanlarının, kendileri hakkında geliştirdikleri ortak bazı sayıtlılarda görmektedir. Bu sayıtlıların ise duygusal bozukluklara yol açtığını ileri sürmektedir. Söz konusu sayıltılar (temel akılcı olmayan düşünceler) şöyle sıralanmaktadır:
- Kişi, çevresindeki hemen herkes tarafından beğenilmeli ve sevilmelidir.
- Kişinin kendini yaralı ve değerli biri olarak algılaması için yeterli ve başarılı olması gerekir.
- Bazı kişiler kötüdür kusurludur ve cezalandırılmalıdır vs
- Mutsuzluğun kaynağı kişinin dışında cereyan eden olaylardır. Kişinin bunun üzerinde hiçbir denetimi yoktur.
Bu mantıksız düşüncelerin, gerçekçi olmayan inançların ortak özellikleri olarak aşırı uçlara dayanak alma (her zaman, herkes), yanlış genellemelere gitme, sorumluluğu dış etmenlere (kader, kötü insanlar, doğal afetler) yükleme vb sayılabilir.
Ellis’e göre bir olay ya da durum başlı başına kaygı uyandıran bir uyarıcı değildir. Onu algılama biçimi önemlidir. Ellis bunu A-B-C üçlüsü olarak açıklamaktadır. Bu açıklamaya göre bir uyarıcı (A) bir kimsede rahatsız edici bir duygusal tepkiye (C) yol açabilir. Aynı uyarıcı başka bir kimsede ya hoş bir duygu yaratabilir ya da hiçbir duygusal tepkiye yol açmayabilir. Burada uyarıcının şöyle ya da böyle bir tepkiye yol açmasını belirleyen faktör, bir uyarıcı ile karşılaşan bireyin düşünce yapısı, olayı algılama ve yorumlama biçimi (B)dir.
Ellis’e göre danışma hizmetinin amacı, danışanın mantıksız, yanlış düşüncelerini fark etmesi, bunların mantısız olduğunu anlaması ve bu mantıksız düşünceleri terk etmesi için ikna etmektir. Bu bağlamda danışman bir eğitimci gibi davranır ve bunların gerçekleşmesi için çoğunlukla ev ödevleri verir.